Portekiz'de bu turnuvada Cedric Soares ve Raphael Guerrero sayesinde sağ ve sol bek katkısı oldukça hissedildi. Bugün sol bekte Eliseu'nun forma giyecek olması Portekiz kanadında bir handikap olarak görülüyor. Renato Sanchez'in hakettiği formayı giyecek olması hücum aksiyonları adına önemli bir hamle olacağa benziyor.
Polonya'da ise Kuba müthiş bir turnuva geçiriyor. İstikrarlı tandemleri sayesinde buralara kadar geldiler. 4-4-2'ye bu turnuvada hayat verdiler. Savunma oyuncularına baskı uygulayan Arkadiusz Milik ve Robert Lewandowski rakip takımın oyun kurgusunu müthiş bozuyor.Grzegorz Krychowiak savunma önünde başlı başına ayrı bir savunma hattı. Kazandığı toplarla hızlı atakları kurgulayan bir isim. Turnuvanın başından beri ortalarda görünmeyen Robert Lewandowski ve Cristiano Ronaldo için artık oyun zamanı. Maç başlayacağı için daha fazla uzatmadan favorimin Portekiz olduğunu ilave ediyorum.Uzama ihtimalinin yüksek olduğunu söylemeden geçmeyelim.
Belçika-Galler: Yapmış olduğu futbol atılımıyla sahip olduğu en iyi jenerasyonu yakalayan Belçika kura şansının da etkisiyle yarı finale çıkacağa benziyor. Daha önce ifade ettiğimiz üzere Marc Wilmots İtalya maçındaki yanlıştan döndü ve Belçika'nın hızlı ofans oyuncuları için doğru bir sistemi tercih etti. Marouane Fellaini veya Radja Nainggolan'dan vazgeçip Kevin de Bruyne'yi oyun kurucu pozisyonuna çekerek takımının çok daha fazla pozisyona girmesine neden oldu. Kanatlardan Eden Hazard veYannick Carrasco/Dries Mertens'in kendi yaratıcılıklarıyla getirdiği toplarla bilhassa son Macaristan maçında pozisyon üstüne pozisyon bulduğunu gözlemledik. Belçika'nın yumuşak karnı sakatlığı nedeniyle turnuvayı kapatan Jan Vertonghen'in ve cezalı Thomas Vermaelen'in oynayamayacak olması nedeniyle savunması olacak bu maçta. Bu isimlerin yerine savunmada sezonu Galatasaray'da kiralık geçiren Jason Denayer, sol bekte ise Romelu Lukaku'nun kardeşi Jordan'ın forma şansı bulması bekleniyor. Jordan Lukaku'nun oynayacak olmasının Belçika'nın hücum zenginliğine katkıda bulunacağını düşünüyorum. Jason Denayer de Vincent Kompany'nin kötü bir yedeği olan Thomas Vermaelen'in eksikliğini kapatacaktır kanımca.
Belçika hücum elemanları ve Galler savunması arasında geçecek bir müsabaka yaşanması kuvvetle muhtemel. Galler'in bu kez o kadar şanslı olacağını düşünmüyorum. Kıyasıya mücadeleye sahne olacak karşılaşmayı zor da olsa Belçika'nın kazanacağını düşünüyorum.
Almanya-İtalya: Avrupa'nın en büyük iki futbol ekolünün karşılaşması gerçek bir final niteliğinde. İtalya genetik kodlarında olan catenaccioyu estetize ederek savunma nasıl yapılırın dersini veriyor. İtalya'nın savunma futbolu oynadığı iddialarına katılmıyorum. İtalya savunma yapmıyor bence, savunmayı çok iyi yapıyor. Aradaki fark bu. Yaş ortalaması 30'u bulan ihtiyar kurtlar, Belçika maçında 119 km. koşarak "biz daha nice genci mezara gömeriz" mesajını verdiler. 3-5-2'yi kusursuz uygulayan İtalya'da ileri uçta Graziano Pelle-Eder Martins müthiş bir uyum yakaladı. Savunmada mahşerin 4 Juventuslusu elenmemize neden olan İrlanda maçındaki tek gol dışında rakip forvetlere dur dedi. O maçta da yedek ağırlıklı bir kadroyla sahaya çıkmışlardı. Bu maçta İtalya'nın sıkıntılı bölgesi orta saha olacak. Sağ kulvarı ilmek ilmek işleyen Antonio Candreva ve orta sahanın dinamosu Daniele De Rossi sakatlıkları, onun yerine forma giymesi beklenen Thiago Motta da cezalı olması sebebiyle bu maçta forma giyemeyecekler. Riccardo Montolivo, Marco Verratti, Claudio Marchisio turnuva öncesinde sakatlanarak Euro 2016'yı kaçırmışlardı. Muhtemelen bu maçta beşinci Juventuslu Stefano Sturaro forma giyecek. Rakibi ileride karşılayan İtalya, kazanılan topların Alessandro Florenzi ve Emanuele Giaccherini'ye aktarılması suretiyle yine tehlikeli ataklar geliştirecektir.
Almanya ise genç ve dinamik kadrosuyla Alman mühendisliğinin inovasyon harikası gibi. Kadro farklılaşıyor, yüzler değişiyor ancak sistem tıkır tıkır işliyor. Yeni teknolojiler abilerinin bıraktığı yerden üretime tam gaz devam ediyor. Savunmadaki yerine dönen Mats Hummels, yeni takım arkadaşı Jerome Boateng ile adeta Tim Duncan-David Robinson ikilisini andırıyorlar. Genç bekler Joshua Kimmich ve Jonas Hector Alman disiplinine yakışır şekilde görevlerini yerine getiriyorlar. Sami Khedira-Toni Krooslu orta saha kurgusu ileri-geri makine düzeninde çalışıyor. Bu turnuvada Mesut Özil beklenenin gerisinde, buna karşın halan 22 yaşında olan Julian Draxler sakatlıklardan sonra beklenen çıkışını Wolfsburg'dan sonra Alman milli takımında da gerçekleştirdi. Yıllar önce onu Schalke'de izlerken çok beklemeye kalmaz Real Madrid'in yolunu tutar diye düşünenler talihsiz sakatlıkların etkisiyle araya sıkıştırılan Wolfsburg fragmanını izlemekte. Thomas Müller ismi her atakta var, topa yapılan son uzanışların hepsinde var, isim Müller olunca böylesi bir futbolcu da beklenmiyor değil. İlk 2 maçta anlaşılmaz bir şekilde 4-6-0 sistemini tercih ederek forvetsiz oynayan Almanya ilk 11'e Mario Gomez'i entegre edince hücumlarda duvar olma yönünün de olması nedeniyle sonraki maçlarda daha fazla pozisyona girmeye başladı. Ancak şu kadroda Marco Reus olmalıydı, yedekten bile girse Almanya adına oyunun gidişatını değiştirebilecek bir sprinterdi. İki takımın kalecileri de dünya markası. Bir yanda hala kaleyi koruyan efsane Gianluigi Buffon, diğer tarafta libero olarak da forma giyen Manuel Neuer. Bu turnuvada kalelerinde gol dahi görmediler.
Bu iki takımın büyük turnuvalarda oynadığı 8 maçta Almanya'nın yüzü henüz gelmedi. Ancak bu sefer şeytanın bacağını kıracaklarını düşünüyorum. Bir önceki şampiyonada yarı finalde İtalya'ya Mario Balotelli'nin müthiş performansıyla kaybeden Almanlar intikamlarını bu maçla almak isteyecekledir.
Fransa-İzlanda: Fransa Dimitri Payet, Antoine Griezmann gibi her maç öne çıkan yıldızlarıyla sonuca giderken, İzlanda kolektif futbolun ve takım dayanışmasının en güzel örneklerini sergiliyor. Fransa'da henüz Paul Pogba'yı bu turnuvada göremedik, Ahmed Hassan gibi çok şey yapmak isteyip de bir türlü beceremeyen bir görüntüsü var. Bu akşam daha farklı bir Pogba izleyeceğimizi düşünüyorum. Fransa adına bugün biri önemsiz 2 eksik var. Cezalarından ötürü defansta Adil Rami, orta sahada ise N'Golo Kante forma giyemeyecek. Onların yerine Barça'ya transferi gerçekleşen Samuel Umtiti ve Yohan Cabaye'nin (plase Moussa Sissoko) takımlarındaki yerlerini alması bekleniyor. İzlanda'da ise sahaya turnuvadaki daha önceki 4 maçta forma giyen isimlerin çıkması tahmin ediliyor. Yine bir Sigurdsson, Sigthorsson karmaşası yaşayacağız.
İzlanda %30 topla oynama oranıyla rakibin topla oynamasına tehlikesiz alanda müsaade eden bir takım. Hava toplarındaki müthiş üstünlüğüyle rakibe aman vermeyen bir görüntüleri var. Öyle ki taç atışından 2 gol buldular. Bu maçta da taç ve kornerler en büyük silahları olacaktır. Renkli taraftarlarıyla, balina tezahüratlarıyla, yapmış oldukları futbol devrimiyle Galler ile birlikte turnuvaya damgalarını vurdular. Fransa'nın ev sahibi avantajının da etkisiyle bir sürprize izin vereceğini düşünmesem de gönlüm bu sarı saçlı, koca yürekli, mavi formalılardan yana olacak. Keşke bu masal devam etse de yine mutluson ile bitse.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder